Cemal Abdünnâsır, Sovyet lider Kruşçev'le birlikte Asvan Barajı'nın temel atma töreninde.
Cemal Abdünnâsır Hüseyin[a] (d. 15 Ocak 1918 - ö. 28 Eylül 1970), 1954'ten 1970'teki ölümüne kadar Mısır'ın ikinci cumhurbaşkanı olarak görev yapan Mısırlı bir subay ve politikacıydı. Nâsır, 1952 Mısır Devrimi'ne öncülük etti ve ertesi yıl geniş kapsamlı toprak reformlarını başlattı. 1954'te bir Müslüman Kardeşler üyesinin suikast girişiminin ardından örgüte baskı uyguladı. Kendisine karşı yapılan bir suikast girişimine adı karışan Devlet Başkanı Muhammed Necib'i ev hapsine aldı ve idari görevi üstlendi. Haziran 1956'da resmen başkan seçildi.
Nâsır'ın Mısır ve Arap dünyasındaki popülaritesi, Süveyş Kanalı Şirketi'ni millîleştirmesi ve ardından Mısır'da Üçlü Saldırganlık olarak bilinen Süveyş Krizi'nde kazandığı siyasi zaferden sonra hızla arttı. Liderliği altında pan-Arap birliğine yönelik çağrılar arttı ve 1958'den 1961'e kadar Suriye ile Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla doruğa ulaştı. 1962'de Nâsır, Mısır'da bir dizi büyük sosyalist önlem ve modernizasyon reformuna başladı. Pan-Arabizm davasında yaşanan aksaklıklara rağmen, 1963'te Nâsır'ın destekçileri birçok Arap ülkesinde güç kazandı. Ancak Nâsır Kuzey Yemen İç Savaşı'na ve sonunda çok daha büyük Arap Soğuk Savaşı'na karıştı. Siyasi rakiplerinin adaylığının yasaklanmasının ardından Mart 1965'te ikinci başkanlık dönemine başladı. 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda Mısır'ın İsrail'e yenilmesinin ardından Nâsır istifa etti, ancak göreve dönmesi yönünde yapılan gösterilerin ardından göreve geri döndü. 1968'e gelindiğinde Nâsır kendisini başbakan olarak atadı, İsrail işgali altındaki Sina Yarımadası'nı geri almak için Yıpratma Savaşı'nı başlattı, orduyu depolitize etme sürecini başlattı ve bir dizi siyasi liberalleşme reformu yayınladı. 1970 Arap Birliği zirvesinin sona ermesinin ardından Nâsır kalp krizi geçirdi ve öldü. Kahire'deki cenazesi beş ila altı milyon kişinin cenazesine katıldı ve Arap dünyasında büyük bir üzüntüye yol açtı.[1]
Nâsır, özellikle sosyal adalet ve Arap birliğine yönelik atılımları, modernleşme politikaları ve anti-emperyalist çabalarıyla Arap dünyasında ikonik bir figür olmaya devam ediyor. Onun başkanlığı ayrıca Mısır'daki kültürel patlamayı ve Asvan Barajı ve Helvan şehri de dahil olmak üzere büyük endüstriyel projelerin başlatılmasını teşvik etti. Nâsır'ı eleştirenler onun otoriterliğini, insan hakları ihlallerini ve onun görev süresini karakterize eden ordunun sivil kurumlar üzerindeki hakimiyetini eleştiriyor, bu da Mısır'da günümüze kadar neredeyse kesintisiz olarak devam eden bir askeri ve diktatörlük yönetimi modeli oluşturuyor.
Hür Subaylar Hareketi'nin lideri olarak, 1952 devriminin ardından Mısır Cumhurbaşkanı olmuştur.
İskenderiye'de babasının postane görevlisi olduğu yoksul bir mahallede doğdu. İsmi Cemal Paşa'ya atfen verilmiştir. Ortaöğrenimini Kahire'deki amcasının yanında tamamladı. Bu arada İngiliz karşıtı sokak gösterilerine katıldı. Kısa bir süre hukuk okuduktan sonra 1937'de Kraliyet Askerî Akademisi'ne girerek 1939'da mezun oldu. Sudan'daki Mısır ordusunda görev yaparken arkadaşlık kurduğu üç subayla (Zekeriya Muhiddin, Abdülhakim Amir ve Enver Sedat) birlikte 1949'da İngiliz egemenliğine ve krallık yönetimine son vermeyi amaçlayan gizli Hür Subaylar Hareketi'ni kurdular. Nâsır I. Arap-İsrail Savaşı'nda (1948-1949) Filistin'de çarpıştı.
1951'de yarbaylığa yükseldi. Savaşın ardından baş gösteren siyasi bunalım ortamında, Hür Subaylar Hareketi23 Temmuz 1952'de darbeyle yönetime el koydu. Orgeneral Muhammed Necib'in devlet başkanlığına getirilmesine karşın, gerçek iktidar Nâsır'ın denetimindeki Devrimci Komuta Konseyi'nin eline geçti. Ocak 1953'te siyasi partiler kapatıldı ve Özgürlük birliği adlı yeni bir parti devlet içinde çekirdek örgütler kurdu. Haziran 1953'te Cumhuriyet ilan edildi ve İngilizlerleSüveyş Kanalı bölgesinin boşaltılmasını öngören bir antlaşma imzalandı. 1954 ilkbaharında Necib'in görevden alınmasına yol açan iç çekişmelerden sonra perde arkasındaki konumundan çıkarak başbakanlık görevini üstlenen Nâsır, en güçlü muhalefet odağı olan Müslüman Kardeşler'i sindirerek konumunu pekiştirdi. Ocak 1956'da tek partili siyasi sisteme dayalı yeni anayasayı yürürlüğe koydu. Haziranda da tek aday olarak, oyların yüzde 99,95'ini alarak devlet başkanlığına seçildi.
Liderliği
Bandung Konferansı'na (1955) katılarak Yugoslavya lideri Tito ve Hindistan başbakanı Cevahirlal Nehru ile birlikte bağlantısızlar Hareketi'nin önderleri arasında yer alan Nâsır önceleri ılımlı bir dış politika izlemeye özen gösterdi. Ama Birleşik Krallık ve ABD'nin, Asvan Barajı projesinin finansmanından vazgeçmesi üzerine gerekli kaynağı sağlamak için Süveyş Kanalı'nı millîleştirme yoluna gitti. Ekim 1956'da İsrail, Fransa ve Birleşik Krallık'ın giriştiği ortak harekâtla başlayan Süveyş Bunalımı sırasında, İsrail'in Sina Yarımadası'nı Şarmü'ş-Şeyh'e kadar işgal etmesine ve Mısır Hava Kuvvetleri'nin ağır bir darbe yemesine karşın, ustaca manevralarla dış müdahaleyi boşa çıkardı. Arap dünyasındaki saygınlığını artıran bu olayın ardından daha radikal bir çizgiye yöneldi. 1958 başlarında Mısır ve Suriye'nin Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında birleşmesine öncülük etti. Suriye'nin 1961'de birlikten çekilmesini Arap ülkelerindeki rejimlere bağlayarak Arap dünyasındaki devrimci hareketleri etkin biçimde desteklemeye başladı. Ertesi yıl Arap Sosyalist Birliği'ni kurdu.
Nâsır, Mısır'ın sosyalist ülkelerle yakınlaşmaya girdiği bu dönemde özellikle Sovyetler Birliği'nin teknik ve mali yardımıyla geniş çaplı bir kalkınma hamlesi başlattı. Asvan Barajı'nı tamamlama (1968), sanayileşmeyi hızlandırma ve köylüleri topraklandırma gibi başarıların yanı sıra kadınların haklarını genişletme ve eğitimi yaygınlaştırma gibi önemli adımlar attı. Bu arada kendi kişisel otoritesinde odaklanan ve siyasi muhalefeti etkisiz kılan sıkı ve baskıcı bir devlet mekanizması yarattı.
Cemal Abdünnâsır'ın Yıpratma Savaşı sırasında Mısır'ın üst düzey askeri komutanlarıyla Süveyş cephesine yaptığı ziyaret
Nâsır'ın aynı dönemde İsrail'e karşı militan bir tutum takınması, Mısır'ın Ortadoğu sorununa daha yakından karışmasına ve silahlanmaya geniş kaynaklar ayırmasına yol açtı. Eski ABD Dışişleri Bakanı ve diplomat Henry Kissinger Nâsır dönemi Mısır dış politikasını şöyle yorumlamaktadır: "Nâsır, İsrail ile gerçek bir barış yapsaydı, yani bir arada yaşamaya razı olsaydı, Arap dünyasındaki liderlik iddiasını kaybederdi".[2] Mısır birliklerinin Yemen'deki iç savaşta (1962-1970) cumhuriyetçilerin yanında çarpışmasıyla ABD ile ilişkileri gerginleşti. Önceleri İsrail sorununu Arap dünyasında birliği sağlamanın amacı olarak gören Nâsır, 1967'de Sina'ya kuvvet yığdı. 22 Mayıs 1967'de, İsrail'in Eilat'a deniz erişimi olan Tiran Boğazı'nın tüm İsrail gemilerine ve İsrail'e gitmekte olan diğer gemilere kapalı olduğunu ilan ederek, Akabe Körfezi'ni ulaşıma kapattı, böylece İsrail'le açık çatışmaya yöneldi. Bunu izleyen Altı Gün Savaşı'nda (5-10 Haziran 1967) erken davranan İsrail'in Mısır uçaklarını yerdeyken yok etmesi ağır bir yenilgiyi getirdi. 9 Haziran'da, Nâsır bütün sorumluluğu üstlenerek canlı yayında gözyaşları içerisinde istifa ettiyse de yaygın kitle gösterileri nedeniyle ertesi gün kararını geri aldı. Savaş sonrası dönemde radikal çizgisinden giderek uzaklaştı.
23 Temmuz 1969'da, İsrail'e karşı bir yıpratma savaşı açtığını ilan etti. Bununla birlikte Nâsır, temmuzda bir ateşkes düzenlenmesini öngören Rogers Planı'nı kabul etti ve 7 Ağustos'ta bu plan, Süveyş Kanalı boyunca yürürlüğe girdi. Bunun üzerine, Mısır'ın Sudan ve Libya ile ilişkilerini güçlendirmeye girişti ve Araplar arasında çıkan birçok anlaşmazlığa aracı olarak müdahalede bulundu; 27 Eylül 1970'te yeni bir Ürdün-Filistin çatışmasına son vermeyi başardı.
Arap milliyetçiliğinin yükseldiği ve Üçüncü Dünya'da radikal arayışların güçlendiği bir dönemde büyük yankı uyandıran Felsefetü's-Savra (1956; Devrimin Felsefesi) adlı yapıtı, Nâsır'ın Arap Birliği konusundaki coşkulu düşüncelerini içerir. Cemal Abdünnâsır döneminde, kırsal kesimlerden gelenler için başkent Kahire'nin Kadim Kahire (Eski Kahire) bölgesinde bulunan Ölüler Şehri'nde oturum izni verildi.
Ölümü ve cenaze töreni
Nâsır'ın cenazesine 5 milyona yakın insan katılmıştı.
28 Eylül 1970'te Arap liderlerle yaptığı zirve sonrası, ağır bir kalp krizi geçirdi. Doktorları tarafından derhal müdahale edilmesine rağmen saat 18.00 sularında öldü.[3]
Doktorları ölüm nedenini; damar sertliği, varis ve diyabet hastalığının uzun süreli komplikasyonları olduğunu açıkladı. Nâsır, ağır bir sigara içicisiydi. Daha önce 1966 ve 1968 yıllarında iki kez kalp krizi geçirmiş fakat bu kamuoyuna duyurulmamıştı.
Nâsır'ın ölümü Arap ülkelerinde ve dünyada şok etkisi yarattı.[4] 1 Ekim'de Kahire'de düzenlenen cenaze törenine 5 milyon kişi katıldı.[5] Kalabalığın uzunluğu 10 kilometreyi buluyordu. Suudi Arabistan kralıFaysal hariç tüm Arap liderler cenazeye katıldı. Arafat ve Kral Hüseyin açıkça ağlarken, Libya lideri Muammer Kaddafi üzüntüden iki kez bayıldı. Lübnan'da çıkan Le Jour gazetesi Nâsır'ın ölümünü, "100 milyon Arap yetim kaldı" manşetiyle duyurdu.[6]
İzdiham yaşanan cenaze töreni başladıktan hemen sonra yas tutanlar Nâsır'ın tabutunun etrafını sararak "Allah'tan başka ilah yoktur ve Nâsır Allah'ın sevdiğidir... Her birimiz Nâsır'ız." sloganları attılar.[7] Polis kalabalığı bastırma girişiminde başarısız oldu ve sonuç olarak yabancı devlet adamlarının çoğu tahliye edildi.[7] Son varış noktası, daha sonra adı Abdünnâsır Camii olarak değiştirilen ve Nâsır'ın defnedildiği Nasr Camii oldu.[7]
Hatırası
Nâsır, Mısır'ı İngiliz etkisinden tamamen bağımsız hale getirdi[8][9] ve ülke, onun liderliği altında gelişmekte olan ülkeler arasında büyük bir güç haline geldi.[8] Nâsır'ın ülke içindeki başlıca çabalarından biri, liberal demokrasinin önkoşulu olduğunu düşündüğü sosyal adaleti tesis etmekti.[10] Onun başkanlığı sırasında sıradan vatandaşlar barınma, eğitim, iş, sağlık hizmetleri ve beslenmenin yanı sıra diğer sosyal refah türlerine eşi benzeri görülmemiş bir erişime sahip olurken, feodal etki zayıfladı.[8][11]
Ancak bu ilerlemeler sivil özgürlüklerin pahasına gerçekleşti. Nâsır'ın Mısır'ında medya sıkı bir şekilde kontrol ediliyordu, postalar açılıyor ve telefonlar dinleniyordu.[12] 1956, 1958 ve 1965'te tek aday olduğu halk oylamasıyla seçildi ve her seferinde oybirliğiyle veya oybirliğine yakın destek talep etti. Birkaç istisna dışında yasama organı Nâsır'ın politikalarını onaylamaktan başka bir şey yapmadı. Yasama organının neredeyse tamamı hükûmet destekçilerinden oluştuğu için Nâsır, ülkedeki tüm yönetim gücünü etkin bir şekilde elinde tutuyordu.
Başkanlığının sonuna gelindiğinde, ülkede yoksulluk hâlâ yüksek olmasına ve sosyal refah için ayrılan önemli kaynaklar savaş çabalarına yönlendirilmesine rağmen, istihdam ve çalışma koşulları önemli ölçüde iyileşti.[10]
Nâsır, Mısırlı evsiz bir adamla konuşuyor, 1959
Ulusal ekonomi, tarım reformu, Helvan çelik tesisleri ve Asvan Barajı gibi büyük modernizasyon projeleri ve Süveyş Kanalı gibi millileştirme planları sayesinde önemli ölçüde büyüdü.[8][11] Bununla birlikte, 1960'ların başındaki belirgin ekonomik büyüme, on yılın geri kalanında bir gerileme yaşadı ve ancak 1970'te toparlandı.[8] Tarihçi Joel Gordon'a göre Mısır, Nâsır'ın başkanlığı sırasında özellikle film, televizyon, tiyatro, radyo, edebiyat, güzel sanatlar, komedi, şiir ve müzik alanlarında kültürün "altın çağını" yaşadı.[13] Nâsır yönetimindeki Mısır, bu alanlarda Arap dünyasına hakim oldu[11][13] ve kültürel ikonlar üretti.[11]
Nâsır, ulaşılabilirliği ve sıradan Mısırlılarla doğrudan ilişkisi ile tanınıyordu.[14][15] Kendisine yönelik suikast girişimlerine rağmen kamuoyunda sürekli görünmesi, halefleri arasında benzersizdi.[16] Yetenekli bir hatip olan Nasser, 1953 ile 1970 yılları arasında 1.359 konuşma yaptı.[17] Bu herhangi bir Mısırlı devlet başkanı için bir rekor oldu.[15] Tarihçi Elie Podeh, Nâsır'ın imajının değişmez temasının "zaferde de yenilgide de Mısır özgünlüğünü temsil etme yeteneği" olduğunu yazdı.[14]
Günümüze kadar Nâsır, Arap dünyasında ikonik bir figür,[8][18] Arap birliği ve onurunun sembolü[19][20][21] ve modern Orta Doğu tarihinde önemli bir figür olmaya devam ediyor.[8] Aynı zamanda Mısır'da sosyal adaletin savunucusu olarak kabul ediliyor.[22][23]Time, hatalarına ve eksikliklerine rağmen Nâsır'ın "Mısır ve Arapların 400 yıldır unuttuğu kişisel değer ve ulusal gurur duygusunu kazandırdığını ve bunun tek başına onun kusurlarını ve başarısızlıklarını dengelemek için yeterli olabileceğini" yazdı.[7]
Akram-Lodhi, Haroon; Borras, Saturnino M.; Kay, Cristóbal (2007), Land, Poverty and Livelihoods in an Era of Globalization: Perspectives from Developing and Transition Countries, New York City: Routledge, ISBN978-0-415-41449-4
Daigle, Craig (2012), The Limits of Detente: The United States, the Soviet Union, and the Arab–Israeli Conflict, 1969–1973, New Haven: Yale University Press, ISBN978-0-300-16713-9
Dann, Uriel (1989), King Hussein and the Challenge of Arab Radicalism, New York: Oxford University Press, ISBN978-0-19-536121-6
Darling, Linda T. (2013), A History of Social Justice and Political Power in the Middle East: The Circle of Justice From Mesopotamia to Globalization, New York: Routledge, ISBN978-1-136-22018-0
Farid, Abdel Magid (1996), Nasser: The Final Years, Reading: Garnet & Ithaca Press, ISBN978-0-86372-211-0
Ferris, Jesse (2013), Nasser's Gamble: How Intervention in Yemen Caused the Six-Day War and the Decline of Egyptian Power, Princeton University Press, ISBN978-0-691-15514-2
Ginat, Rami (2010), Syria and the Doctrine of Arab Neutralism: From Independence to Dependence, Portland: Sussex Academic Press, ISBN978-1-84519-396-6
Gordon, Joel (2000), "Nasser 56/Cairo 96: Reimaging Egypt's Lost Community", Walter Armbrust (Ed.), Mass Mediations: New Approaches to Popular Culture in the Middle East and Beyond, Berkeley: University of California Press, ISBN978-0-520-21925-0
Hamad, Mahmoud (2008), When the Gavel Speaks: Judicial Politics in Modern Egypt, ISBN978-1-243-97653-6
James, Laura M. (2008), "When Did Nasser Expect War? The Suez Nationalization and its Aftermath in Egypt", Simon C. Smith (Ed.), Reassessing Suez 1956: New Perspectives on the Crisis and Its Aftermath, Aldershot: Ashgate Publishing, ISBN978-0-7546-6170-2
Kyle, Keith (2001), "Britain's Slow March to Suez", David Tal (Ed.), The 1956 War: Collusion and Rivalry in the Middle East, Londra: Psychology Press, ISBN978-0-7146-4840-8
Reich, Bernard (1990), Political Leaders of the Contemporary Middle East and North Africa: A Biographical Dictionary, Santa Barbara: Greenwood Publishing Group, ISBN978-0-313-26213-5
Reid, Donald Malcolm (1981), Lawyers and Politics in the Arab World: 1880–1960, Minneapolis: Bibliotheca Islamica, Inc., ISBN978-0-88297-028-8
Rogan, Eugene (2011), The Arabs: A History, New York: Basic Books, ISBN978-0-465-02822-1
Stillman, Norman A. (2005). "Nasser, Gamal Abdel (1918–1970)". Richard S. Levy (Ed.). Antisemitism. A Historical Encyclopedia of Prejudice and Persecution. 1. ABC–CLIO. ss. 483-484.
Tan, See Seng; Acharya, Amitav (2008), Bandung Revisited: The Legacy of the 1955 Asian-African Conference for International Order, Singapore: NUS Press, ISBN978-9971-69-393-0